- 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
- Bu metinde, yeni düzenleme ile birlikte HMK madde metinlerinde meydana gelmiş değişiklikler gösterilecek ve bu doğrultuda bir önceki Kanun maddelerine göre uygulamada ne tür değişiklikler olduğu yorumlanacaktır. Maddelerde değişikliğe uğramış olan kısımlar kırmızı renk ile italik olarak gösterilmiştir.)
- Değişiklik 1 : Madde 20
(HMK m.20 – Görevsizlik Veya Yetkisizlik Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler) 20/1 : Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir. |
- Maddenin eski halinde yer alan “…bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten…” şeklindeki ifade; hak arama hürriyetinin kullanımını zorlaştırması sebebi ile Anayasa Mahkemesi’nin 10/2/2016 tarihli ve E:2015/96, K:2016/9 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu iptali üzerine maddede oluşmuş boşluk bu yeni düzenleme ile “bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden” şeklinde doldurulmuş bulunmaktadır.
- Yeni düzenleme ile 20. Maddede meydana gelen diğer değişiklik ise ; tarafların talebi ile dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi talebi ile görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurmaması durumuna ilişkindir. Bu durum “… Aksi takdirde, dava açılmamış sayılır ve mahkemece bu konuda resen karar verilir.” şeklinde düzenlenmiş bulunup mahkemelere bu konuda resen karar alabilme yetkisi tanınmıştır. Dolayısıyla böyle bir durumda görevsizlik kararı veren mahkemeye dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi amacı ile başvurulmaz ise dava açılmamış sayılacağı için dava açılması ile duran hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri de hiç durmamış sayılacaktır. Bu açıdan açılmamış sayılma kararı ile, dava ile talepte bulunulan uyuşmazlık konusunun hak düşürücü sürenin geçmesi veya zamanaşımına uğraması gibi tehlikeler ile karşılaşılabilmesi söz konusudur.
- Değişiklik 2 : Madde 28
(HMK m. 28 – Aleniyet İlkesi) 28/2 : Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir. |
- Bu maddeye getirilen yeni düzenleme ile hâkimler tarafından verilebilecek olan duruşmalara ilişkin gizlilik kararlarının muhtevası artırılmıştır. Bu düzenlemeden önce hukuk yargılamalarının gizli yapılabilmesine ilişkin karar ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde verilebiliyordu. Bu düzenleme ile aleniyet ilkesine ilişkin istisnalar artırılmış ve bu iki halin dışında da mahkemece gizlilik kararı verilebileceği öngörülmüştür.
- Değişiklik 3 : Madde 36
(HMK m. 36 – Ret Sebepleri ) 36/1 c : Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması. |
- Bu kapsamda yeni düzenleme ile birlikte ret sebepleri artırılmış ve güncel gelişmelere uygun olarak hâkimin somut uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yaparak hareket etmesi de Hakimin Reddi Sebeplerine eklenmiştir. Zira 6100 sayılı HMK ilk kabul edildiği dönemde sözü geçen bu kavramlar(arabuluculuk, uzlaştırmacılık) kanunda düzenlenmemiş olup sonradan bu kurumların düzenlenmesi ile oluşmuş olan açıklık bu düzenleme ile doldurulmuştur.
- Değişiklik 4 : Madde 38
(HMK m.38 – Ret usulü) (7251 s.K .MADDE 4 – 6100 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin altıncı, yedinci ve dokuzuncu fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. |
- HMK m.38 Hakimin Reddinin Usulünü gösteren maddedir. Yeni düzenlemeden önce ret usulüne ilişkin şu durumlar da maddede mevcuttu :
(6)Ret sebepleri sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.
(7)Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.
(9)Bu sebepler aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvurulabilir.
(Bu fıkralardan 6 ile 7 Ret Talebinin İncelenmesi başlıklı 42. Maddeye eklenmiştir.
- fıkranın kaldırılmasının akabinde ise sayılmış sebepler aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yoluna başvurma durumu kaldırılmış ve hükümden bağımsız olarak ve hüküm verilmeden de kanun yoluna başvurulabilme imkânı getirilmiştir.
- Değişiklik 5 : Madde 42
(HMK m.42 – Ret talebinin incelenmesi) (1) Hakimin reddi talebine ilişkin karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak da verilebilir. (EKLENMİŞ FIKRA ) (2) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir. (EKLENMİŞ FIKRA) (3) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz. (4) Reddi istenen hakim, ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan iş ve davalar bunun dışındadır. Daha önce hakkındaki ret talebi mercice reddolunan hakimin, aynı durum ve olaylara dayanarak yeniden reddedilmesi hali, hakimin davaya bakmasına engel oluşturmaz. (5)Ret talebinin merci tarafından kabul edilmemesi halinde, reddi istenen hakim davaya bakmaya devam eder. (6) Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde, talepte bulunanların her biri hakkında beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. (7) Hakim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret talebinin reddi halinde verilecek disiplin para cezası, bir önceki disiplin para cezasının iki katından az olamaz. (8) Disiplin para cezasının tahsili için, davaya bakan mahkeme, dosyanın geliş tarihinden başlayarak iki hafta içinde gereğini yapar. |
- Bir önceki maddeden kaldırılan düzenlenmeler bu hükme eklenmiştir.
- Değişiklik 6 : Madde 94
(HMK m.94 – Kesin süre) (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA ) 94/2 : Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
|
- Bu yeni düzenleme ile birlikte Hâkim tarafından verilen sürenin kesin süre olması durumunda, bu durumun açık bir şekilde zapta geçirilmesi ve sonucunun açıklanarak ihtar edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
- Değişiklik 7 : Madde 107
(HMK m.107 – Belirsiz Alacak Davası) 107/1 : Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA) 107/2 : Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır. 107/3 : (MÜLGA) |
- Yapılan düzenleme öncesinde maddenin başlığı “Belirsiz Alacak ve Tespit Davası” şeklinde idi. Yeni düzenleme ile bu Belirsiz Alacak Davası şeklinde değiştirilmiştir.
- Bu değişiklik ile Belirsiz Alacak Davalarında ; karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucunda belirsiz olan bu alacağın miktar ya da değerinin tam ve kesin belirlenebileceği durumlarda hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacının talebini kesin olarak belirlemesi gerekli kılınmıştır. Yani bu yeni düzenleme ile davacının talebinin esas değerini kesin olarak belirlemesi iki haftalık bir kesin süreye tabi tutulmuş olmaktadır. Değişiklik öncesinde, davacının Belirsiz Alacak Davası açtığı durumlarda talebini belirlemesi için bir süre belirtilmemişti ve talebin iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan genişletilmesi mümkündü. Ancak artık davacı, hâkimin vereceği bu iki haftalık süre içinde talebini kesin olarak belirlemekle yükümlü olacaktır. Eğer bu talebi verilen bu kesin sürede belirleyemez ise dava dilekçesinde belirtilmiş olan meblağ üzerinden dava görülecek ve bu değer üzerinden bir karara varılacaktır. Islah yolu ile belirleme imkanı saklıdır.
- Değişiklik 8 : Madde 116
(HMK m.116 – İlk İtirazlar Konusu) 6100 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi yürürlükten kaldırılmıştır. 116/1 c : (MÜLGA) |
- Bu mülganın ardından yapılacak ilk itirazlar şunlardan ibaret olacaktır:
- a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı.
- b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.
Bu değişiklik ile birlikte zaten uygulamada da pek yapılmayan iş bölümü itirazı yapılamayacaktır.
- Değişiklik 9 : Madde 120
(HMK m.120 – Harç ve gider avansının ödenmesi) 6100 sayılı Kanunun 120 nci maddesinin başlığı “Harç ve gider avansının ödenmesi” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. 120/3 : Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır. |
- Bu yeni düzenleme ile Maddenin “Harç ve Avans Ödenmesi” başlığı “Harç ve Gider Avansının Ödenmesi” şeklinde değiştirilmiştir.
- Değişiklik 10 : Madde 123
(HMK m.123 –Davanın geri alınması) 123/1 : Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. |
- Yeni düzenleme ile birlikte uygulamada farklı kararlara neden olabilen davanın geri alınması ile artık davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği net bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. düzenlenmiş bu hukuki durumu netleştirmek için : “Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” ifadesi eklenmiştir.
- Değişiklik 11 : Madde 125
(HMK m.125 – Dava konusunun devri) 125/1 a : İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
125/2 : Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. |
- Getirilen ilk değişiklik 125/1 a bendindeki “davacı davayı kazanırsa” ifadesinin dava davacı lehine sonuçlanırsa şeklinde değiştirilmesidir.
- Bir diğer değişiklik ise: Dava açıldıktan sonra dava konusu davacı tarafından devredilirse ve dava davacının aleyhine sonuçlanırsa davayı hem devreden hem de devralan yargılama giderlerine müteselsilen katlanacaklardır.
- Değişiklik 12 : Madde 127
(HMK m. 127 -Cevap dilekçesini verme süresi) 127/1 : Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir. |
- Düzenlemenin yapılmasından önce maddenin hükmünde bulunan cevap süresinin uzatılmasına ilişkin verilen ek sürenin ne zaman başlayacağına ilişkin boşluk ’’cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak’’ şeklinde doldurulmuştur. Buna göre artık kesin olarak ifade edilebilir ki ; Durum ve koşullar gereği cevap süresinin hazırlanması için ek süre istenmesinin gerektiği durumlarda verilecek ek süre cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlayacaktır.
- Değişiklik 13 : Madde 139
(HMK m.139 – Ön inceleme duruşmasına davet) 139/1 : Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. Çıkarılacak davetiyede aşağıdaki hususlar ihtar edilir: a) Duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar. b) Tarafların sulh için gerekli hazırlığı yapmaları. c) Duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği. ç) Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği. |
- Maddenin düzenlemeden önceki halindeki içeriğin a, b, c bentlerine yayılarak maddeler halinde sıralandığını ve düzenlendiğini görmekteyiz. Bunun yanı sıra yeni getirilmiş olan ç bendiyle birlikte taraflara ellerindeki delilleri sunabilmeleri için iki haftalık kesin süre verildiği ve bu sürede delillerini sunmayan veya bu delillere ilişkin açıklama yapmayan tarafın bu delile dayanmaktan vazgeçmiş olacağı ifade edilmiştir. Böylelikle taraflara Ön İnceleme Duruşmasında verilecek olan iki haftalık kesin süre gösterme zorunluluğu duruşma öncesine çekilmiştir.
- Değişiklik 14 : Madde 140
(HMK m.140 – Ön inceleme duruşması) 140/2 : Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hakim, tarafları sulh ve arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatarak sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder. (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA) 140/5 : 139 uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir. |
- Düzenleme ile birlikte “Hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder.” ifadesi “Tarafları sulh ve arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında aydınlatarak teşvik eder.” şeklinde değiştirilmiştir. Yeni düzenleme ile birlikte Hakime Sulh Ve Arabuluculuğa İlişkin Aydınlatma Ödevi verilmiştir. Artık Hakimin bu konuda tarafları aydınlatması ve sulh ile arabuluculuğa ilişkin esasları taraflara anlatma yükümlülüğü bulunmaktadır.
- Fıkrada yapılan değişikliğe göre ise ; 139. Maddeye alınmış bulunan ihtara rağmen dilekçede gösterilen belgeleri sunmayan veya gerekli açıklamayı yapmayan tarafların bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verileceği karar verilmiştir.
- Değişiklik 15 : Madde 141
(HMK m.141 – İddia Ve Savunmanın Genişletilmesi Veya Değiştirilmesi) (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA) 141/1 : Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır. |
- Bu maddeye göre; taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ancak yeni düzenleme ile birlikte önceden var olan ön inceleme aşamasında karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmaları genişletme veya değiştirme durumu ortadan kaldırılmıştır.
- Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. Ancak tarafların ıslah hakkı bakidir.
- Değişiklik 16 : Madde 147
(HMK m.147 – Tarafların duruşmaya daveti) 147/1 : Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama için duruşmaya davet edilir. 147/2 : Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir. |
- Yapılan değişiklikle tarafların tahkikatın yanında sözlü yargılama için de duruşmaya davet edileceği hüküm altına alınmıştır.
- 147/2’de ise tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği madde hükmüne eklenmiştir.
- Değişiklik 17 : Madde 149
HMK m.149 – Ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla veya başka yerde duruşma icrası (DEĞİŞTİRİLMİŞ MADDE) 149 : (1) Mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine talep eden tarafın veya vekilinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemleri yapabilmelerine karar verebilir. (2) Mahkeme resen veya taraflardan birinin talebi üzerine; tanığın, bilirkişinin veya uzmanın aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine karar verebilir. (3) Mahkeme, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerde ilgililerin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine resen karar verebilir. (4) Mahkeme, fiilî engel veya güvenlik sebebiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına, yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun uygun görüşünü alarak karar verebilir. (5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir. |
- Eski düzenlemede ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla tarafların duruşmaya katılmaları ve usul işlemleri yapabilmeleri için tarafların rızası gerekmekteydi. Bu maddede yapılan değişikle artık tarafların ikisinin de rıza vermesi gerekliliği kaldırılmış ve taraflardan birinin talebinin bu durumun gerçekleşebilmesi için yeterli görülmüştür.
- 149/2’ye : “Mahkeme resen veya taraflardan birinin talebi üzerine” hükmü eklenmiştir. Böylelikle bilirkişinin veya uzmanın ses ve görüntü nakledilmesi yolunu kullanarak mevcut bulundukları yerden dinlenebilmelerine, taraflardan gelen herhangi bir talep olmaksızın mahkemece re’sen karar verebilme olanağı tanınmıştır.
- Yine getirilen yeni düzenlemeye göre artık mahkeme engel veya güvenlik sebebiyle Adalet Komisyonu’nun onayını alarak duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verebilecektir.
- Değişiklik 18 : Madde 177
(HMK m.177- Islahın Zamanı ve Şekli) (EKLENMİŞ FIKRA) 177/2 : (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (2) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz. (3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir. |
- Bu maddede yapılan yeni düzenlemeye göre ; Yargıtay’ın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiği zaman ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi imkânı getirilmiştir. Ancak yapılan Islah ile beraber Yargıtay’ın bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
- Değişiklik 19 : Madde 183/a
6100 sayılı Kanunun Beşinci Bölümüne, Altıncı Ayırımdan sonra gelmek üzere “Toplu Mahkemelerde Tahkikat” başlıklı Yedinci Ayırım ile aşağıdaki madde eklenmiştir. (YENİ HÜKÜM) Toplu mahkemelerde tahkikat MADDE 183/A – (1) Dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra talep edilen delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir gibi geçici hukuki koruma tedbirleri de dâhil olmak üzere toplu mahkemenin görevine giren dava ve işlerde tüm yargılama aşamaları heyet tarafından yerine getirilir ve karara bağlanır. (2) Heyet, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, iş veya davanın özelliğine göre tahkikatın, tahkikat hâkimi olarak görevlendirilen bir üye tarafından yapılmasına karar verebilir. (3) Tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş veya davalarda mahkeme başkanı, belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere, üyelerden birini naip hâkim olarak görevlendirebilir. (4) Mahkeme başkanı, mahkemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını sağlar ve bu yolda uygun göreceği önlemleri alır. |
- Yapılan bu düzenlemeye göre toplu mahkemenin görevine giren tüm dava ve işlerde yargılama aşamalarının bu heyet tarafından yerine getirileceği ve verilecek kararın da bu heyetçe verileceği hüküm altına alınmıştır.
- Yine bu düzenlemeyle; tahkikatın, tahkikat hâkimi olarak belirlenen bir üye hakim tarafından yapılabileceği de ifade edilmiştir.
- Tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş veya davalarda bazı tahkikat işlemlerinin yapılabilmesi için mahkeme başkanınca üyelerden birinin naip hakim olarak görevlendirilebileceği de düzenleme ile birlikte hüküm altına alınmıştır.
- Değişiklik 20 : Madde 186
(HMK m. 186- Sözlü yargılama) (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA) 186/1: Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. 186/2: Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır. |
- Yapılan bu düzenlemeden önce taraflara sözlü yargılama aşamasına geçilmesi için davetiye yollanacağı ifade edilmişti. Düzenleme ile birlikte değiştirilen ilk fıkrada; Mahkemenin tahkikatın bittiğini tefhim etmesinin ardından aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçeceği ifade edilmiştir.
- Yine bu değişikliğin yanında eğer taraflardan biri talep ederek bu sözlü yargılama duruşmasının ertelenmesini isterse duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenecektir.
- Değişiklik 21 : Madde 206
(HMK m. 206 – İmza atamayanların durumu) 206/1 : Okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır. (EKLENMİŞ FIKRA) 206/2 :Okuma ve yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır. 206/3 : İmza atamayan kimselerin, cüzdanla iş yapmayı usul edinmiş kuruluşlarla olan işlemlerde kullanacakları mühür, kazınmış imza, işaret veya parmak izinin, işlemin başlangıcında hesap defterine veya cüzdanına basılmış olması veya önceden noterde bir örneği saklanmak üzere onanmış bulunması yeterli olup, her işlemde ayrıca onamaya bağlı değildir. 206/4 : Yukarıda belirtilen hükümler dairesinde noterlerce onaylanacak veya düzenlenecek olan senetler için ilgilisinden harç, vergi ve değerli kağıt bedeli alınmaz. |
- Yapılan yeni düzenleme ile 206/1 fıkrasındaki “imza atamayanlar” ifadesi “okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanlar” şekline dönüştürülmüştür.
- Maddeye getirilen yeni fıkra ile birlikte okuma yazması olmasına rağmen imza atamayanların mühür veya bir alet ile yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliği taşıması için noter onayı veya noter huzurunda düzenlemesine tabi kılınmıştır.
- Değişiklik 22 : Madde 215
(HMK m.215 – Belgelerin halefler aleyhine kullanılması ve adi senetlerin üçüncü kişiler için hüküm ifade etmesi) (6100 sayılı Kanunun 215 inci maddesinin başlığı “Belgelerin halefler aleyhine kullanılması ve adi senetlerin üçüncü kişiler için hüküm ifade etmesi” şeklinde değiştirilmiştir.) (EKLENMİŞ FIKRA) 215/2 : Bir adi senet bakımından, kendisine ibraz olunduğu noter veya yetkili memur tarafından usulüne uygun olarak onaylanmış ise ibraz tarihi, resmi bir işleme konu olmuşsa işlem tarihi, imza edenlerden biri ölmüşse ölüm tarihi, imza edenlerden birinin imza etmesine fiilen imkân kalmamışsa bu imkânı ortadan kaldıran olayın meydana geldiği tarih üçüncü kişiler hakkında da hüküm ifade eder. Adi senette bahsedilen diğer senetlerin tarihleri, üçüncü kişiler hakkında ancak son senet tarihinin onaylanmış olduğunun kabul edildiği tarihte hüküm ifade eder. |
- Maddenin başlığı “Belgelerin Halefler Aleyhine Kullanılması” iken “Belgelerin Halefler Aleyhine Kullanılması ve Adi Senetlerin Üçüncü Kişiler İçin Hüküm İfade Etmesi” şeklinde değiştirilmiştir.
- Adi senet;
Noter veya yetkili memur tarafından usulune uygun olarak onaylanmış ise ibraz tarihinde;
Resmi bir işleme konu olmuşsa işlem tarihinde;
İmza edenlerden biri ölmüşse ölüm tarihinde;
İmza edenlerden birinin imza etmesine fiilen imkan kalmamışsa bu imkanı ortadan kaldıran olayın meydana geldiği tarihte;
Üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade edecektir.
- Diğer senetlerin tarihlerinin hüküm ifade etmesi ise üçüncü kişiler hakkında ancak son senet tarihinin onaylanmış olduğunun kabul edildiği tarihte olacaktır.
- Değişiklik 23 : Madde 222
(HMK m.222 – Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması) 222/3 : İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. |
- Yapılan düzenleme ile karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ya da defter kayıtlarının aksinin senet ya da diğer kesin delillerle ispatı durumunda ticari defterler sahibinin lehine delil teşkil etmeyeceği ifade edilmiştir. Maddede yapılan diğer düzenleme ile birlikte karşı tarafa ait ticari defterlerin ilgili konuda herhangi bir kayıt içermemesi hâlinde, ticari defterler sahibi lehine delil olarak kullanılamayacaktır.
- Değişiklik 24 : Madde 281
(HMK m.281- Bilirkişi Raporuna İtiraz)
281/1 : Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. |
- Yapılan düzenlemeye göre; Bilirkişi Raporuna İtiraz edilebilmesine ilişkin süre yetersizliğinin gündeme gelmesi halinde; taraflara ek süre talep etme imkânı getirilmiştir. Yine yeni düzenleme ile birlikte mahkemenin taraflara bir defaya mahsus olmak üzere en fazla iki haftalık ek süre verebilmesi olanaklı hale gelmiştir.
- Değişiklik 25 : Madde 290
(HMK m.290- Keşfin yapılması) 290/1: Keşfin yeri, kapsamı ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. Keşif, taraflar hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır. 290/2 : Mahkeme keşif sırasında tanık ve bilirkişi dinleyebilir. Keşif sırasında, yapılan tüm işlemler ve beyanları içeren bir tutanak düzenlenir. Tutanağa, hâkimin keşif konusu ve mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır. Plan, çizim, fotoğraf gibi belgeler de tutanağa eklenir. |
- Yeni düzenleme ile birlikte maddenin ilk fıkrasına keşfin yeri ve zamanının yanında kapsamının da mahkemece tespit edileceği eklenmiştir. Yine düzenleme ile birlikte Hakime ; yaptığı keşfe ilişkin gözlemlerini ifade etme zorunluluğu getirilerek plan , çizim , fotoğraf gibi belgelerin tutanağa eklenmesi zorunlu kılınmıştır.
- Değişiklik 26 : 6100 sayılı Kanunun Beşinci Kısmının İkinci Bölümünün başlığı “Hükmün Tashihi, Tavzihi ve Tamamlanması” şeklinde değiştirilmiştir.
- Değişiklik 27 : Madde 305/A
(HMK m.305/A- Hükmün tamamlanması) (EKLENMİŞ MADDE) 305/A : Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. |
- Bu yeni maddeye göre taraflardan her biri, kesin kararın tebliğinden itibaren bir ay içerisinde yargılamada ileri sürülmesine veya mahkemece kendiliğinden hükme bağlanması gerekli olmasına rağmen tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini talep edebilecektir. Mahkemenin ise buna yönelik verdiği karara ilişkin kanun yoluna gidebilecektir.
- Değişiklik 28 : Madde 306
(HMK m.306 – Tavzih ve tamamlama talebi ile usulü) 306/1 : Tavzih veya tamamlama, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih veya tamamlama talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. 306/3 : Mahkeme tavzih veya tamamlama talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar. |
- Yapılan düzenleme ile maddenin başlığı “Tavzih ve Tamamlama Talebi ve Usulü” olarak değiştirilmiştir. Maddelerde tavzih ifadelerinden sonra gelmek üzere “veya tamamlama” ifadesi eklenmiştir.
- Değişiklik 29 : Madde 310
(HMK m.310 -Feragat ve kabulün zamanı) (EKLENMİŞ FIKRA ) 310/2 : Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. (EKLENMİŞ FIKRA) 310/3 : Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. |
- Bu düzenleme ile bu madde hükmüne iki yeni fıkra eklenmiş olup , feragat ya da kabulün hükmün verilmesinin ardından yapılması halinde dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi ya da bölge adliye mahkemesinin bu feragat ya da kabul doğrultusunda ek karar vereceği belirtilmiştir.
- Feragat ve kabul dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinin ardından yapılmış ise dosyanın temyiz incelemesi yapılmadan Yargıtay’ın dosyayı hüküm veren mahkemeye ek karar vermek üzere göndereceği belirtilmiştir.
- Değişiklik 30 : Madde 314
(HMK m.314- Sulhun zamanı) (EKLENMİŞ FIKRA) 314/2 : Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir. (EKLENMİŞ FIKRA) 314/3 : Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. |
- Feragat ve Kabul düzenlemesine paralel olarak getirilen bu yeni iki fıkrada Sulhun hükmün verilmesinin ardından yapılması halinde dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi ya da bölge adliye mahkemesinin bu sulh doğrultusunda ek karar vereceği belirtilmiştir. Yine Sulhun dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinin ardından yapılmış olması halinde ise dosyanın temyiz incelemesi yapılmadan Yargıtay’ın dosyayı hüküm veren mahkemeye ek karar vermek üzere göndereceği düzenlenmiştir.
- Değişiklik 31 : Madde 317
(HMK m. 317- Dilekçelerin verilmesi) 317/2 : Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir. |
- Yeni düzenlemeyle; basit yargılama usulünde davalıya bir defaya mahsus olmak üzere ve iki haftayı geçmeyecek şekilde verilecek olan ek sürenin başlangıcının cevap süresinin bitiminden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Böylelikle uzatım kararının tebliğ ile mi yoksa yasal sürenin bitiminden itibaren mi ek sürenin başlayacağı konusundaki belirsizlik giderilmiştir.
- Değişiklik 32 : Madde 323
(HMK m.323 – Yargılama giderlerinin kapsamı) 323/1 : Yargılama giderleri şunlardır: a) Başvurma, karar ve ilam harçları. b) Dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri. c) Dosya ve sair evrak giderleri. ç) Geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekaletname düzenlenmesine ilişkin giderler. d) Keşif giderleri. e) Tanık ile bilirkişiye ödenen ücret ve giderler. f) Resmi dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler. g) Vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hakimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu halde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap olunmak veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri. ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti. h) Yargılama sırasında yapılan diğer giderler. |
- (a) bendindeki düzenleme ile uygulamadaki başvurma harcı, kanunda yerini bulmuştur.
- Değişiklik 33 : Madde 331
(HMK m.331 – Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri) 331/2 : Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder. |
- Böylece görevsizlik, yetkisizlik kararı sonrasında dosya yeni mahkemeye gönderilmemiş ise talep üzerine görevsizlik/yetkisizlik kararı veren mahkemece yargılama giderine hükmedilmesi düzenlenmiştir.
- Değişiklik 34 : Madde 341
(HMK m.341-İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar) 341/1 : İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir: a) Nihai kararlar. b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar. (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. (3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. (4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. (5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir. |
- Yeni düzenleme ile İlk Derece Mahkemesi’nin Nihai Kararlarına ve İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz taleplerinin reddi kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru mümkün kılınmıştır.
- Değişiklik 35 : Madde 353
(HMK M. 353 – Duruşma yapılmadan verilecek kararlar) 353/1 a-6 : Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması. 353/1 b-3 : Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir. |
- Yapılan düzenleme ile 353/1 a-6 bendi ve 353/1 b-3’te değişiklik yapılmıştır. Bu düzenlemeler ile hiç delil toplanmaması “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” şekline dönüştürülmüştür. Böyle bir durumda ise Bölge Adliye Mahkemesi’nin esasa girmeden kararın kesin olarak kaldırılabilmesini sağlayacağı düzenlenmiştir.
- Değişiklik 36 : Madde 356
(HMK m. 356 – Duruşma yapılması ve karar verilmesi) 356 /1 :353 üncü maddede belirtilen haller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir. (EKLENMİŞ FIKRA)356/2: Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil gerekli kararları verir. |
- Yine yeni düzenleme ile birlikte BAM tarafından duruşma yapılmaya karar verilirse istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dahil gerekli kararlar verilebileceği düzenlenmiştir
- Değişiklik 37 – Madde 358
(HMK m.358-Duruşmaya gelinmemesi ve giderlerin ödenmemesi) 358/1: Duruşmalı olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan davetiyelerde, duruşmada hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın yokluklarında yapılarak karar verileceği hususu ile başvuran tarafa çıkartılacak davetiyede, ayrıca, yapılacak tahkikatla ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri, iki haftadan az olmamak üzere verilecek kesin süre içinde kadar avans olarak yatırması gerektiği açıkça belirtilir. (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA) 358/3 : Belirlenen giderin, verilen kesin süre içinde yatırılmış olması kaydıyla, taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadıkları takdirde tahkikat yokluklarında yapılarak karar verilir. Belirlenen gider, süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hâllerde başvuru reddedilir. |
- Yapılan değişiklik ile birlikte HMK’nın 358’inci maddesinde yapılan değişiklik ile 358/2’de yer almış olan “giderin duruşma gününe kadar” yatırılması ifadesi çıkarılarak kesin süre verilmesi hüküm altına alınmıştır. Bu değişiklik sebebi ile de 358/3’te paralel değişikliğe gidilmiştir. Düzenlemenin yapılmasından önce İstinaf başvurusunda tahkikat giderlerinin duruşma gününe kadar yatırılması öngörülmüştü. Ancak yeni değişiklikle tahkikat giderinin tamamlanması maksadıyla taraflara iki haftadan az olmamak kaydıyla süre verilmesi öngörülmüş bulunmaktadır.
- Değişiklik 38 : Madde 359
(HMK m.359 – Karar ve tebliği) 359/3 : (EKLENMİŞ FIKRA ) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir. (EKLENMİŞ FIKRA )359/4: Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafından; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılır. |
- Yapılan bu yeni düzenleme ile BAM tarafından verilecek kararların gerekçesinde istinaf sebeplerinin karşılanması gerektiği ve bu kapsamda bir gerekçe yazmasının yeterli olacağı belirtilmiştir.
- Değişiklik 39 : Madde 362
(HMK m.362 – Temyiz edilemeyen kararlar) 362/1 b : Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar hariç olmak üzere 4 üncü maddede gösterilen davalar ile (23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar. 362/1 c : (DEĞİŞTİRİLMİŞ BENT ) Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar. 362/1 g : 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar |
- Yeni kanun ile birlikte; kira ilişkisinden doğan diğer davalar, üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde ise Temyize başvurma imkanı tanınmıştır.
- Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine dair kararlara dair Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulamayacağı da değiştirilmiş bent ile ifade edilmiştir.
- Değişiklik 40 : Madde 391
(HMK m. 391 – İhtiyati tedbir kararı) 391/3 : (DEĞİŞTİRİLMİŞ FIKRA) İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir. Bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. |
- Yapılan düzenleme ile; ihtiyari tedbir talebinin reddi kararının da gerekçeli olarak verilmesi gerektiği madde hükmüne eklenmiştir.
- Yine düzenleme ile yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın da kanun yoluna başvurulabileceği ifade edilmiştir.
- Değişiklik 41 : Madde 393
(HMK m. 393 – İhtiyati tedbir kararının uygulanması) İhtiyati tedbir kararının uygulanması, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi halde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar. |
- Düzenlemenin yapılmasından önce, ihtiyati tedbir talebinin uygulanmasını talep etmek için öngörülen bir haftalık süre ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten itibaren işlemeye başlıyordu. Kanun ile öngörülen değişiklikle, kararının uygulanmasının talebi için öngörülen bir haftalık süre tedbir talep eden tarafa ihtiyati tedbir kararının tefhim veya tebliğinden itibaren başlayacaktır.
- Değişiklik 42 : Madde 394
(HMK m. 394 – İhtiyati tedbir kararına karşı itiraz) 394/2 : İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir. |
- Yeni düzenlemenin gelmesiyle birlikte; esas hakkında dava açıldıktan sonra; ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin itirazları incelemeye bu mahkemenin bakacağı düzenlenmiştir.
- Değişiklik 43 : Madde 398
(HMK m. 398 – Tedbire muhalefetin cezası) 398 : (DEĞİŞTİRİLMİŞ MADDE) (1) İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır. Görevli ve yetkili mahkeme, esas hakkındaki dava henüz açılmamışsa, ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme; esas hakkındaki dava açılmışsa, bu davanın görüldüğü mahkemedir. (2) Şikâyet olunana, şikâyet dilekçesi ile birlikte duruşma gün ve saatini bildiren davetiye gönderilir. Davetiyede, savunma ve delillerini duruşma gününe kadar bildirmesi ve duruşmaya gelmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar verileceği ihtar edilir. (3) Mahkeme duruşmaya gelen şikâyet olunana, 5271 sayılı Kanunun 147 nci maddesinde belirtilen haklarını hatırlatarak savunmasını alır. (4) Mahkeme, dosyadaki delilleri değerlendirerek gerekli araştırmayı yapar. Yargılama sonunda şikâyet olunanın ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymadığı veya tedbir kararına aykırı davrandığı tespit edilirse, birinci fıkra uyarınca disiplin hapsi ile cezalandırılmasına; aksi takdirde şikâyetin reddine karar verilir. (5) Taraflar, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde karara itiraz edebilir. İtirazı, o yerde hükmü veren mahkemenin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisinden sonra gelen daire; son numaralı daire için bir numaralı daire; o yerde hükmü veren mahkemenin tek dairesi bulunması hâlinde en yakın yerdeki aynı düzey ve sıfattaki mahkeme inceler. (6) İtiraz merci, bir hafta içinde kararını verir. Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. (7) Bu madde uyarınca verilen disiplin hapsi kararları kesinleşmeden infaz edilemez. Kesinleşen kararların infazı Cumhuriyet başsavcılığınca yapılır. (8) Tedbir kararına aykırı davranışın sona ermesi veya tedbir kararının gereğinin yerine getirilmesi ya da şikâyetten vazgeçilmesi hâlinde, dava ve bütün sonuçlarıyla beraber ceza düşer. (9) Disiplin hapsine ilişkin karar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilemez. |
- Maddedeki değişikliğin öncesinde Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin 2018/1 E. 2018/83 K. dosya numaralı ve 11.7.2018 tarihli kararı ile değişiklik öncesi maddenin disiplin cezası öngören hükmünü Anayasa’ya aykırılıktan iptal ederek ihtiyati tedbire karşı oluşacak muhalefete ilişkin disiplin hapsi yaptırımını kanundan kaldırmıştı.
- Yeni düzenleme ile birlikte Anayasa Mahkemesi’nin bu iptal kararındaki gerekçesi doğrultusunda bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre ; İhtiyati tedbir kararının alınmasının ardından bu emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı ve her halükarda disiplin hapsine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki yıl geçmesiyle birlikte yerine getirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
- Yine belirtmek gerekir ki bu maddeye ilişkin verilen disiplin hapsi kararlarının infazının ancak kesinleşmesi halinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Kesinleşen kararının infazının ise Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
- Değişiklik 44 – Madde 402
(HMK M.402- Delil tespiti talebi ve karar) 402/4 : (EKLENMİŞ FIKRA) Tespitin yapılmasından sonra, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece karşı tarafa resen tebliğ olunur. |
- Bu düzenleme doğrultusunda maddeye eklenen yeni fıkrayla birlikte tespitin yapılmasından sonra, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece karşı tarafa resen tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır.
- Değişiklik 45 – Madde 436
(HMK m. 436- Hakem kararının şekli, içeriği ve saklanması) 436/3 : Hakem kararı; hakem, hakem kurulu başkanı veya ilgili tahkim kurumu tarafından taraflara bildirilir. Ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır. |
- Yapılan düzenleme ile birlikte Hakem Kararının ; Hakem, Hakem Kurulu Başkanı ya da İlgili Tahkim Kurumu tarafından taraflara bildirileceği ifade edilmiştir. Yine bu belirtilen kişilerce kararın aslı dosya ile birlikte mahkemeye gönderileceği , mahkeme tarafından dosyanın saklanacağı hüküm altına alınmıştır.
- (Değişiklik 46- Madde 440)
(HMK m. 440- Hakem ücreti) 440/5 : Aksi kararlaştırılmadıkça hakem kararının düzeltilmesi, yorumlanması veya tamamlanması hallerinde ek hakem ücreti ödenmez. |
- Yapılan değişiklikten önce hakem kararının düzeltilmesi, yorumlanması veya tamamlanması hâllerinde ek hakem ücreti ödenmeyeceği belirtilmişti. Düzenleme ile birlikte aksi kararlaştırılmadıkça ibaresi getirilerek tarafların hakeme ek ücret ödeyebilmesi mümkün hale gelmiş ve bu ücret de taraflarca belirlenebilir bir ücret olmuştur.