Resim, insan özelliklerini yansıtan bir simgedir. Dolayısıyla resim, kişilik hakları kapsamında korunan kişilik hakkına ilişkin değerler içerisinde yer almaktadır.
Kişi, şeref ve haysiyeti ile ilgili olmasa bile, özel yaşamını başkalarının bilmesini istemeyebilir. Kişinin üçüncü kişiler tarafından görülmesini, duyulmasını yahut bilinmesini istemediği hayat alanına diğer kimselerin müdahalesi kişilik hakkının ihlali niteliğindedir. Anayasa dahil birçok hukuki düzenlemede özel hayatın dokunulmazlığı, konut dokunulmazlığı ve haberleşme hürriyeti ile ilgili hükümler mevcuttur. Öğretide kişinin hayat alanı; sır alan, özel alan ve kamuya açık alan olarak üçe ayrıldığı ve bu şekilde incelendiği görülmektedir.
Kişinin sır alanı, herkesten saklı tutulan, sadece kişinin yakın çevresinden birkaç kişinin bildiği ve kişinin başkaları tarafından öğrenilmesini ve müdahale edilmesini istemediği alandır. Kişi istemedikçe bu alana müdahale edilemez ve bu alandaki bilgiler üçüncü kişilerle paylaşılamaz.
Özel alan, sır alanından biraz daha geniş bir alandır. Bu alan kişinin, kendisine yakın olan kişilerle paylaştığı ve öteki kişilere kapalı olan alandır. Bu alandaki bir bilginin, kişinin yakın çevresi dışında kalanlar tarafından öğrenilmesi ve paylaşılması kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Kamuya mal olmuş kimselerin özel alanları kamuya açık bir nitelik taşırken, normal bir vatandaşın özel alanı onun mahremiyetini yani sır alanını oluşturur.
Kişinin kamuya açık alanı, kişinin toplumsal yaşama katılmasından dolayı herkesin rahatça dahil olabildiği alandır. Bu alanda olan olaylara, toplumun diğer bireyleri de şahit olduğundan zaten gizli tutulma olanağı yoktur.
Kişinin özel yaşamına ilişkin sırlarının, fotoğraflarının ya da olaylarının bir internet sitesinde yayınlanması halinde internet sitesindeki yayınlar aracılığıyla kişilik haklarına bir müdahale söz konusu olmaktadır. İnternet sitesindeki yayınlar nedeniyle maddi veya manevi bir zarar doğduğunda ilgili web sitesinin içerik sağlayıcısı bu zararları tazmin yükümlülüğü altındadır.
Bazı durumlarda kişinin görüntüsünün alınması, basılması, yayınlanması, çoğaltılması kişinin rızasına bağlı değildir. Bunlar FSEK m.86/2 de belirtilmiştir. Buna göre; topluma mal olmuş, ülkenin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimleri, kişilerin katıldıkları geçit törenlerinde, genel toplantılarda, günlük olaylarda çekilmiş resimler, radyo ve televizyon haberlerindeki resimler için izin alınması gerekmez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebileceği”, 25. maddesinde; “Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebileceği, davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabileceği ” düzenlenmiştir.
İnternet ortamındaki resim yayını nedeniyle kişilik hakkının ihlali kavramı ise tam olarak, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 9’uncu maddesinde düzenlenmiştir.
5651 sayılı yasa, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda hangi usul ve esaslara göre mücadele edileceğini düzenlemekte olup bu yönüyle 4721 sayılı Medeni Kanuna göre özel yasa durumundadır. Özel yasada bir düzenlemenin varlığı halinde öncelikle uygulanacağı da hukukun genel kuralıdır.
İlgili yasanın 9. maddesine göre; internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir.
Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.
Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.
Sulh ceza hakiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişiye, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür. Eğer içerik veya yer sağlayıcı tüzel kişi ise bu hüküm yayın sorumlusu hakkında uygulanacaktır.
İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, TİB’e doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını da talep edebilmektedir.