İŞ MAHKEMELERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

01
Ara2017

İŞ MAHKEMELERİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 25.10.2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Peki hangi önemli değişiklikler bu Kanunla birlikte uygulamaya geçmiştir?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, dava şartı arabuluculuk 01.01.2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek,  diğer değişiklikler ise kanunun yayım tarihi 25.10.2017 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş durumdadır.

  1. DAVA ŞARTI ARABULUCULUK (m.3)

En önemli değişiklik, 01.01.2018 tarihi itibariyle İş Mahkemelerinde açılacak olan davalarda arabuluculuk dava şartının getirilmiş olmasıdır. Buna göre, İlgili kanunun 3. maddesi ile, kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi ve işveren alacağı, tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulması dava şartı olmuştur. Ancak bu kural, iş kazaları ve meslek hastalıklarından kaynaklanan maddi-manevi tazminat, tespit ve rücu davalarında uygulanmayacaktır. Dolayısıyla, iş kazaları ve meslek hastalıklarından kaynaklı tazminat davaları hariç olmak üzere, ilgili Kanun ile, 01.01.2018 tarihinden itibaren İş Mahkemelerinde açılacak davalarda önce arabulucuya başvurmak zorunluluğu getirilmiştir. Arabulucuya gidilip herhangi bir çözüme ulaşılamaması durumunda ancak dava açılabilmesi mümkün olacaktır.

Yeni düzenleme ile getirilen arabuluculuk dava şartı, tamamlayıcı dava şartı olarak öngörülmemiş olduğundan arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın dava açılması halinde dosya üzerinden doğrudan davanın usulden reddine karar verilecektir.

5 nolu bendindeki düzenlemeye göre; başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır. Arabuluculuk bürosu olmayan yerlerden Sulh Hukuk Mahkemeleri bu anlamda görevli kılınmıştır. Birden fazla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bulunduğu yerde (1) nolu mahkeme, birden fazla hakim bulunan mahkemelerde de en kıdemli hakime bağlı yazı işleri müdürlüğü arabuluculuk bürosu hizmetlerini yürütecektir.

Kanunun 11. maddesi kapsamında,  işe iade talebi ile dava açılabilmesi için, öncelikle fesih bildiriminden itibaren 1 ay içerisinde arabulucuya başvurulmak zorundadır. Yani, daha önce dava açma süresi olarak öngörülmüş olan 1 aylık hak düşürücü süre, artık arabulucuya başvuru için öngörülmüş durumdadır.

Arabuluculuk faaliyetleri sonucunda bir anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde dava yoluna gidilmesi gerekmektedir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesinin ekine eklenmesi zorunludur. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde, eksikliğin tamamlanması için mahkeme tarafından 1 haftalık ek kesin süre verildiği ve tamamlanmaması halinde davanın usulden reddedileceği ihtar olunur.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. Ancak tarafların anlaşmak istemeleri halinde, dava açıldıktan sonraki aşamada da arabuluculuk anlaşma tutanağının dava dosyasına sunularak davanın sonuçlandırılabilmesini sağlamak mümkündür.

Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. 2 saate kadar olan arabulucu ücreti devlet tarafından karşılanacaktır. Kural olarak, asgari ücret tarifesinde belirtilen miktarın altında bir ücretin taraflarca belirlenebilmesi mümkün değildir ve belirlenen miktarın taraflarca eşit olarak paylaştırılması öngörülmüştür. Ancak bundan farklı bir ücret paylaşımı da tarafların anlaşması şartı ile mümkün kılınmıştır. O halde, tarafların, arabulucu ücretinin Asgari
Ücret Tarifesinde belirlenmiş olan miktarın altında kalmamak koşulu ile serbestçe belirleyebilmeleri mümkündür.

İlgili Kanuna göre, geçerli mazereti olmaksızın ilk oturuma katılmayan taraf, davada haklı çıksa bile, yargılama giderlerinin tamamından sorumlu olacaktır. Vekâlet ücretinin de yargılama giderlerinin içerisinde yer aldığını unutmamak gerekir.

Her iki tarafın da ilk oturuma katılmaması nedeniyle arabulucu faaliyetlerinin sona ermesi halinde, davada tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.

  1. SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA ZORUNLU BAŞVURU (m.4)

İdari para cezalarına ilişkin itiraz ve 5510 sayılı Kanunun geçici 4. Maddesi haricinde SGK’ya ve Türk İş Kurumu’na karşı açılacak davaların İş Mahkemesinde açılması zorunluluğu getirilmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunluluğu getirilmiştir. Dava yoluna gidilebilmesi için Kurumun olumsuz cevap vermesi ya da 60 gün içerisinde cevap vermemesi nedeniyle cevabın olumsuz sayılması gerekmektedir. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.

Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda ise dava Kuruma resen ihbar edileceği düzenlenmiştir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.

  1. GÖREV (m.5)

Bu Kanun ile, 6098 sayılı kanunda yer alan hizmet sözleşmesine tabi olarak çalışan işçilerin iş ilişkisi nedeniyle açacağı davaların da İş Mahkemelerinin görev alanına girdiği düzenlenmiştir. Böylece eski kanun döneminde uygulamada karşılaşılan ev hizmetlerinde çalışan işçilerin belirsiz durumu giderilerek de onların da İş Mahkemelerinde dava açması yönündeki görüş hükme bağlanmıştır.

 

  1. YETKİ (m.6)

Mevcut yetki kurallarına ek olarak, işlemin yapıldığı yer mahkemesi de yeni kanun ile yetkili kılınmıştır. Bu şekilde SGK’ya karşı açılacak davalarda işlemin yapıldığı şubenin bağlı olduğu mahkemede de dava açılabilmesi mümkün hale gelmiştir.

İş kazasına ilişkin yetki kuralı da genişletilmiştir. İş kazasının meydana geldiği yer mahkemesinin yanı sıra, zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu da düzenlenmiştir.

  1. KANUN YOLLARINA BAŞVURU SÜRECİNİN TEBLİĞDEN BAŞLAMASI (m.7)

Kanun yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar. Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca ivedilikle karara bağlanır. Böylece BAM ve Yargıtay tarafından belli bir süre içerisinde karara bağlanması gerektiğine dair hüküm de kaldırılarak yalnızca ivedilikle karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.

  1. TEMYİZ EDİLEMEYECEK KARARLAR (m.8)

Aşağıda yer alan davalara ilişkin BAM tarafından verilecek kararlar kesin olup temyiz yoluna gidilebilmesi mümkün değildir.

  • İş Kanunu 20. maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar (işe iade talepli açılan davalar)
  • İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar
  • 6356 Sayılı Kanun’un bazı maddeleri kapsamında açılan davalarda verilen kararlar
  • 4688 Sayılı Kanun’un bazı maddeleri kapsamında açılan davalarda verilen kararlar.
  1. ZAMANAŞIMI SÜRESİ (m.15)

Bazı alacak ve tazminat kalemleri bakımından zamanaşımı süreleri kısaltılmıştır.

İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır.

  • Kıdem tazminatı.
  • İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat (ihbar tazminatı),
  • Kötüniyet tazminatı.
  • İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat (ayrımcılık tazminatı)

Burada ayrımcılık tazminatı açısından dikkat edilmesi gereken husus, ayrımcılıktan kaynaklanan fesih halinde talep edilen ayrımcılık tazminatının zamanaşımı süresi fesihten itibaren 5 yıldır. İşçi çalışmasına devam ederken ayrımcılığın söz konusu olması halinde zamanaşımı süresi 10 yıl olarak uygulanmaya devam edecektir.

Ek-3üncü maddede belirtilen yukarıdaki zamanaşımı süreleri 25.10.2017 tarihinden sonra iş sözleşmeleri sona eren işçiler açısından geçerli olacaktır. Dolayısıyla yürürlüğe girmesinden önce (25.10.2017’den önce) işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam edecektir. Ancak, zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, Ek-3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, Ek-3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olacaktır.

 

Uyarı!


Dolandırıcılar tarafından Atalan Hukuk Bürosu adıyla, aranarak para tahsilatı yapılmak istendiği öğrenilmiştir. Büromuz tarafından aranılarak para tahsilatı işlemi yapılmadığını ve arayan bu şahıslara itibar edilmemesi gerektiğini bilgisini kamuoyunun dikkatlerine önemle sunarız.

This will close in 10 seconds