Nisan 2018

EMEKLİLİK SEBEBİYLE KIDEM TAZMİNATI

Sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçinin, yaş koşulu nedeniyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da, 4447 sayılı Yasanın 45 inci maddesi ile 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesi uyarınca, gerekçesi açıkça belirtilmek suretiyle emeklilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanarak işyerinden ayrılma hakkı mevcuttur. Bahsi geçen emeklilik sebebiyle fesih hakkı, işçiye bağlı bir hak olup hakkın doğduğu tarihten itibaren istendiğinde kullanılabilmesi mümkündür.

Emeklilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için yasada öngörülmüş olan birtakım şartlar sağlanmalıdır. Bu doğrultuda, yasa hükmünden yararlanmak isteyen işçinin bu hakkı kullanmak istediğini ih­bar önel sürelerine uygun olarak önceden işverene bildirilmesi ve emekliliğe hak kazanılmış olduğuna dair SGK’nın ilgili biriminden alınacak belgenin işverene ibrazı gereklidir.

08.09.1999 tarihinden önce işe başlayanların, 15 yıl 3600 prim gün şartını yerine getirmiş olmaları kıdem tazminatına hak kazanabilmeleri için şart olarak öngörülmüş iken; 08.09.1999 tarihinden sonra işe başlayanlar için bu şart 25 yıl sigortalılık ve 4500 gün prime çıkarılmıştır.  Bir başka ifade ile, 08.09.1999 tarihinde veya bu tarihten sonra ilk defa sigortalı olan bir işçinin kıdem tazminatı alabilmesinin ön şartı artık, bu işçinin 25 yıl sigortalı olması ve en az 4500 gün prim gününü doldurmasıdır.

Bunun yanı sıra, bir değişiklik daha getirilerek yıl şartı aranmaksızın emeklilik için 7000 gün prim koşulunun sağlanmış olması da düzenlenmiştir. Buna göre, ilk sigorta girişi 08.09.1999 ve sonrası olan bir işçi, yıl şartına tabi olmaksızın 7000 gün primi dolunca kıdem tazminatına hak kazanabilmektedir.

Özetle, 08.09.1999 tarihinden önce işe giriş yapanlar için 15 yıl ve 3600 gün prim şartı; 09.09.1999 tarihinden sonra işe başlayanlar için ise 25 yıl ve 4500 gün prim veyahut yıl şartı olmaksızın 7000 prim gün şartı öngörülmüştür.

İşçinin yıl ve gün prim dolması şartını sağladığının ispat edilebilmesi için SGK ilgili Müdürlüğünden emekliliğe hak kazandığına dair belgenin alınarak işyerine sunulması gerekmektedir.

Bu belgenin SGK’dan temini akabinde işçi eylemli olarak sözleşmeyi feshedebilir. Kural olarak, herhangi bir fesih ihtarına lüzum yoktur. Ancak fesih iradesinin ortaya konulduğunun ispatı açısından yazılı bildirimde bulunmakta fayda vardır. Yani, feshin yazılı olması geçerlilik değil ispat şartıdır.

İşten ayrılma bildiriminin noter marifetiyle yapılması durumunda hem ispat kolaylığı sağlanmış olur hem de bildirimin noter marifetiyle alındığı tarihten itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi doğrultusunda temerrüt tarihi işlemeye başlar.

7.Hukuk Dairesi emeklilik şartları varsa işverenin işten ayrılma bildirgesinde 08 çıkış kodunu beyan etmesi halinde faiz başlangıcı bu tarih olarak kabul etmektedir.
İşçinin yapmış olduğu emeklilik nedeniyle iş akdi feshi,  tek taraflı bozucu yenilik doğuran irade beyanı olup İŞVERENİN KABULÜNE BAĞLI  DA DEĞİLDİR.

Kıdem tazminatının alınabilmesi için işten ayrılma bildiriminde, işten ayrılma nedeninin yaş dışında diğer emeklilik şartlarının yerine getirilmesi ve yaşın beklenecek olması şeklinde belirtilmesinde de fayda vardır. Aşağıda yer verilecek geçici 81nci maddede ayrıntılı şekilde belirtilmiş olduğu üzere, işçi, yasada öngörülmüş olan yıl ve gün prim şartını sağlamış olsa da yasada belirtilmiş olan yaş koşulları sağlanmadığı sürece işçiye emekli aylığının bağlanması söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle emekli aylığına hak kazanılabilmesi için yasada belirlenen yaşa kadar beklenmesi gerekmektedir. Ancak bu yaş kıdem şartına hak kazanılabilmesi için gerekli değildir.

Özetle belirtmek gerekir ise; işçinin, emeklilik sebebiyle işten ayrılması durumunda 08.09.1999 tarihinden önce işe giriş yapanlar için 15 yıl ve 3600 gün prim şartının 09.09.1999 tarihinden sonra işe başlayanlar için ise 25 yıl ve 4500 gün prim veyahut yıl şartı olmaksızın 7000 prim gün şartının sağlanmış olması halinde kıdem tazminatı ödenmesi gerekli olup emekli aylığının bağlanabilmesi için 81nci maddede sayılmış olan yaşların beklenmesi veyahut sağlanmış olması gerekmektedir.

Bu kapsamda detaylı olarak düzenlenmiş olan, 506 sayılı kanunun halen yürürlükte olan geçici 81nci maddesine yer vermekte fayda vardır:

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte

                      A) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.

                     B) (Yeniden düzenleme: 23/5/2002-4759/3 md.) 23.5.2002 tarihinde;

a) (A) bendi kapsamında olanlar hariç sigortalılık süresi 18 (dahil) yıldan fazla olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 40 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 23 yıldan (dahil) fazla olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 44 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün,

b) Sigortalılık süresi 17 (dahil) yıldan fazla, 18 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 41 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 21 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 23 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün,

c) Sigortalılık süresi 16 (dahil) yıldan fazla, 17 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 42 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 20 yıl (dahil) dan fazla, 21 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 46 yaşını doldurmaları ve en az 5075 gün,

d) Sigortalılık süresi 15 (dahil) yıldan fazla, 16 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 43 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 18 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 20 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 47 yaşını doldurmaları ve en az 5150 gün,

e) Sigortalılık süresi 14 (dahil) yıldan fazla, 15 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 44 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 17 yıl (dahil) dan fazla, 18 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları ve en az 5225 gün,

f) Sigortalılık süresi 13 (dahil) yıldan fazla, 14 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 15 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 17 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmaları ve en az 5300 gün,

g) Sigortalılık süresi 12 (dahil) yıldan fazla, 13 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 46 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 14 (dahil) yıldan fazla, 15 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 50 yaşını doldurmaları ve en az 5375 gün,

h) Sigortalılık süresi 11 (dahil) yıldan fazla, 12 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 47 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 12 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 14 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 51 yaşını doldurmaları ve en az 5450 gün,

ı) Sigortalılık süresi 10 (dahil) yıldan fazla, 11 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 11 (dahil) yıldan fazla, 12 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 52 yaşını doldurmaları ve en az 5525 gün,

j) Sigortalılık süresi 9 (dahil) yıldan fazla, 10 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 9 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 11 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 53 yaşını doldurmaları ve en az 5600 gün,

k) Sigortalılık süresi 8 (dahil) yıldan fazla, 9 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 50 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 8 (dahil) yıldan fazla, 9 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 54 yaşını doldurmaları ve en az 5675 gün,

l) Sigortalılık süresi 7 (dahil) yıldan fazla, 8 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 51 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 6 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 8 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 55 yaşını doldurmaları ve en az 5750 gün,

m) Sigortalılık süresi 6 (dahil) yıldan fazla, 7 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 52 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 5 (dahil) yıldan fazla, 6 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 56 yaşını doldurmaları ve en az 5825 gün,

n) Sigortalılık süresi 5 (dahil) yıldan fazla, 6 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 53 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 3 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 5 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 57 yaşını doldurmaları ve en az 5900 gün,

o) Sigortalılık süresi 4 (dahil) yıldan fazla, 5 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 54 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 2 yıl 8 ay 15 (dahil) günden fazla, 3 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 58 yaşını doldurmaları ve en az 5975 gün,

p) Sigortalılık süresi 3 (dahil) yıldan fazla, 4 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 55 yaşını doldurmaları ve en az 5975 gün,

r) Sigortalılık süresi 2 yıl 8 ay 15 (dahil) günden fazla, 3 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 56 yaşını doldurmaları ve en az 5975 gün,

Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

                       C) (Yeniden düzenleme: 23/5/2002-4759/3 md.)

a) 5.2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.

b) 23.5.2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlerden bu şartları;

     ba) 24.5.2002 ile 23.5.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 52, erkek ise 56 yaşını doldurmuş olmaları,

     bb) 24.5.2005 ile 23.5.2008 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 54, erkek ise 57 yaşını doldurmuş olmaları,

     bc) 24.5.2008 ile 23.5.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56, erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları,

    bd) 24.5.2011 tarihinden sonra yerine getiren kadınlar 58, 24.5.2011 ile 23.5.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları,

   be) 24.5.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları,

Şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.”

İNTERNET ORTAMINDAKİ RESİM YAYINININ KİŞİLİK HAKLARINI İHLALİ

Resim, insan özelliklerini yansıtan bir simgedir. Dolayısıyla resim, kişilik hakları kapsamında korunan kişilik hakkına ilişkin değerler içerisinde yer almaktadır.

Kişi, şeref ve haysiyeti ile ilgili olmasa bile, özel yaşamını başkalarının bilmesini istemeyebilir. Kişinin üçüncü kişiler tarafından görülmesini, duyulmasını yahut bilinmesini istemediği hayat alanına diğer kimselerin müdahalesi kişilik hakkının ihlali niteliğindedir. Anayasa dahil birçok hukuki düzenlemede özel hayatın dokunulmazlığı, konut dokunulmazlığı ve haberleşme hürriyeti ile ilgili hükümler mevcuttur. Öğretide kişinin hayat alanı; sır alan, özel alan ve kamuya açık alan olarak üçe ayrıldığı ve bu şekilde incelendiği görülmektedir.

Kişinin sır alanı, herkesten saklı tutulan, sadece kişinin yakın çevresinden birkaç kişinin bildiği ve kişinin başkaları tarafından öğrenilmesini ve müdahale edilmesini istemediği alandır. Kişi istemedikçe bu alana müdahale edilemez ve bu alandaki bilgiler üçüncü kişilerle paylaşılamaz.

Özel alan, sır alanından biraz daha geniş bir alandır. Bu alan kişinin, kendisine yakın olan kişilerle paylaştığı ve öteki kişilere kapalı olan alandır. Bu alandaki bir bilginin, kişinin yakın çevresi dışında kalanlar tarafından öğrenilmesi ve paylaşılması kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Kamuya mal olmuş kimselerin özel alanları kamuya açık bir nitelik taşırken, normal bir vatandaşın özel alanı onun mahremiyetini yani sır alanını oluşturur.

Kişinin kamuya açık alanı, kişinin toplumsal yaşama katılmasından dolayı herkesin rahatça dahil olabildiği alandır. Bu alanda olan olaylara, toplumun diğer bireyleri de şahit olduğundan zaten gizli tutulma olanağı yoktur.

Kişinin özel yaşamına ilişkin sırlarının, fotoğraflarının ya da olaylarının bir internet sitesinde yayınlanması halinde internet sitesindeki yayınlar aracılığıyla kişilik haklarına bir müdahale söz konusu olmaktadır. İnternet sitesindeki yayınlar nedeniyle maddi veya manevi bir zarar doğduğunda ilgili web sitesinin içerik sağlayıcısı bu zararları tazmin yükümlülüğü altındadır.

Bazı durumlarda kişinin görüntüsünün alınması, basılması, yayınlanması, çoğaltılması kişinin rızasına bağlı değildir. Bunlar FSEK m.86/2 de belirtilmiştir. Buna göre; topluma mal olmuş, ülkenin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimleri, kişilerin katıldıkları geçit törenlerinde, genel toplantılarda, günlük olaylarda çekilmiş resimler, radyo ve televizyon haberlerindeki resimler için izin alınması gerekmez.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde; “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebileceği”, 25. maddesinde; “Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebileceği, davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabileceği ” düzenlenmiştir.

İnternet ortamındaki resim yayını nedeniyle kişilik hakkının ihlali kavramı ise tam olarak, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 9’uncu maddesinde düzenlenmiştir.

5651 sayılı yasa, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda hangi usul ve esaslara göre mücadele edileceğini düzenlemekte olup bu yönüyle 4721 sayılı Medeni Kanuna göre özel yasa durumundadır. Özel yasada bir düzenlemenin varlığı halinde öncelikle uygulanacağı da hukukun genel kuralıdır.

İlgili yasanın 9. maddesine göre; internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir.

Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.

Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.

Sulh ceza hakiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişiye, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür. Eğer içerik veya yer sağlayıcı tüzel kişi ise bu hüküm yayın sorumlusu hakkında uygulanacaktır.

İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, TİB’e doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını da talep edebilmektedir.