Kategori: MİRAS HUKUKU

MİRAS BIRAKANIN ÖLÜME BAĞLI TASARRUFU

MİRAS BIRAKANIN ÖLÜME BAĞLI TASARRUFU İLE HAK SAHİBİ OLUNABİLMESİ İÇİN ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA ARANAN ŞARTLAR

Bir önceki yazımızda miras hukukuna genel bir giriş yapmıştık. Bu yazımızda ise ölüme bağlı tasarrufları ve bu tasarruflar ile hak sahibi olunabilmesinin koşullarına yer vereceğiz.

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR

Miras bırakanın ölümü ile terekesi yasal mirasçılarına veya miras bırakanın atanmış mirasçılarına intikal etmektedir.

Atanmış Mirasçı; Miras bırakanın ölümünden önce yaptığı bir hukuki işlemle belirleyebildiği mirasçılarına atanmış mirasçı denilmektedir. Miras bırakanın yapmış olduğu bu hukuki işlemin adı ölüme bağlı tasarruflardır, diğer bir şekliyle ölüme bağlı hukuki işlemlerdir. Yani Kanun koyucu, kişiye mülkiyet hakkı üzerinde tasarrufta bulunma hakkını sadece sağlığında değil öldükten sonra da tanımıştır.

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARDA HAK SAHİBİ OLUNABİLMESİ İÇİN ARANAN ŞARTLAR

  • Kanun koyucunun aramış olduğu şekli anlamda bir ölüme bağlı tasarruf mevcut olmalıdır. Kanun koyucuya göre bu tasarruf vasiyetname ya da miras sözleşmesi şekillerinde yapılabilir.

  • Ölüme bağlı tasarrufun kanunun aramış olduğu geçerlilik şartlarına uygun olması gerekmektedir. Bu koşullar;

  • Ehliyet; Miras bırakanın terekesi (miras bırakanın ölümü ile geride bıraktığı intikale elverişli malvarlığına (hak ve borçları)) üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için;

Miras bırakanın Miras Sözleşmesi yapabilmesi için kanunun aramış olduğu ehliyet şartları;

Miras bırakanın -Ergin Olması – Kısıtlı Olmaması – Ayırt Etme Gücüne Sahip Olması Aranır.

Miras bırakanın Vasiyetname yapabilmesi için kanunun aramış olduğu şartlar;

Miras bırakanın – En Az 15 Yaşın Tamamlanmış Olması –Ayırt etme Gücüne Sahip Olması Aranır.

  • Ölüme Bağlı tasarrufun konusunun hukuka ve ahlaka aykırı olmaması gerekmektedir.

  • Miras bırakanın iradesi ölüme bağlı tasarrufu yaparken, iradesi sağlıklı olmalıdır. Miras bırakanın iradesinin sağlıklı olmaması, yani sakat olması, ölüme bağlı tasarruf yanıltılarak, aldatılarak veya korkutularak düzenlenmiş ise söz konusu olacaktır. Eğer miras bırakanın iradesinde bir sakatlık olmuş ise, isterse bu ölüme bağlı tasarruftan miras bırakan vazgeçebilir.

Vasiyetname düzenlenmiş ise miras bırakan bu tasarruftan her zaman vazgeçebilir, eğer miras sözleşmesi düzenlenmiş ise miras bırakanın sözleşmeden vazgeçebilmesi için belirli bir süre öngörülmüştür. Bu süreler miras bırakanın yanıldığı veya aldatıldığını öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl, korkutulmuş ise, korkutulduğu durumun ortadan kalktığı tarihten itibaren 1 yıldır. Bu süreler geçmiş ise veya vasiyetname düzenlenmiş ve miras bırakan ölünceye kadar vasiyetnameden vazgeçmemişse mirasçılar iptal davası açamazlar. Dolayısıyla iptal ettirilemeyen ölüme bağlı tasarruf geçerli olur.

Ehliyetsizlik, şekil noksanlığı, tasarrufun konusunun hukuka ve ahlaka aykırı olması veya kanuna aykırılık olması durumlarında ise miras bırakanın ölüme bağlı tasarruftan vazgeçebilmesi için süre öngörülmemiştir. Miras bırakan ölümünden önce vazgeçmemişse mirasçıları, miras bırakanın ölümünden sonra iptal davası açabilirler.

  • Ölüme Bağlı Tasarruflarda kanunun aramış olduğu belirli şekil şartları ise bir başka yazıda kaleme alınacaktır.

MİRAS HUKUKU TEMEL KAVRAMI:ÖLÜM

MİRAS HUKUKU TEMEL KAVRAMI:ÖLÜM

Kanunkoyucu ölüm olayına hukuki sonuçlar bağlamıştır ve miras hukukunun temel kavramı da ölümdür. Mirasın söz konusu olabilmesi ve dolayısıyla miraşçı olunması da ölüm olayının gerçekleşmesine bağlıdır. Mirasçı, mirasbırakanın ölümü ile mirasbırakanın (muris) terekesinin intikal edeceği kişi, tereke ise, mirasbırakanın ölümü ile geride bıraktığı intikale elverişli malvarlığına (hak ve borçları) verilen isimdir.

Mirasçılar 3’e ayrılır.

  • Yasal mirasçılar; kanunen mirasçı olarak belirlenmiş kişiler

  • Atanmış (iradi) mirasçılar; murisin mirasçı olarak belirlediği kişilerdir.

  • Devlet; yasal mirasçı veya atanmış bulunmaz ise devlet mirasçı olur.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, mirasbırakanın iradi olarak ölüme bağlı tasarrufu ile vakfı mirasçı olarak belirlemesi sonucu atanmış mirasçı da hak sahibi olmaktadır.

Atanmış mirasçılar mirasbırakanın iradesi ile yapılan ölüme bağlı tasarruflarla hak sahipliği kazanırlar. Dolayısıyla bu hak sahipilğinin kazanımı da mirasbırakanın geçerli bir irade açıklaması ile mümkün olmaktadır. Ancak murisin bu tasarrufunun da belli bir sınırı vardır. Yasal mirasçılardan saklı paylı olanların saklı payına dokunulmaksızın ölüme bağlı tasarruf ile mirasbırakan tasarrufta bulunabilmektedir. Öyleyse saklı payın ne olduğunu da açıklamakta fayda vardır. Saklı Pay, kanunen öngörülmüş olan, mirasçının sahip olduğu ve mirasbırakanın kendi terekesi üzerinde tasarrufta bulunamayacağı terekenin belli bir oranıdır. Bu oran kanunen belirlenmiş kişilere göre değişkenlik göstermektedir.

Mirasbırakanın terekesinden söz konusu bu saklı payların çıkarılması sonucu kalan kısım ise tasarruf edilebilecek tereke kısmıdır buna da Tasarruf Oranı denmektedir. Mirasbırakan üzerinde tasarrufta bulunabileceği bu kısmı bir hayır kurumuna, kendi kurduğu bir vakıfa, yakınlarına veya arkadaşlarına bırakabilir, kısacası üzerinde dilediği tasarrufta bulunabilir.

Tüm bu açıklamalarımızın dışında, Mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufu ile hak sahibi olunabilmesi için ölüme bağlı tasarruflarda aranan bir şartlar ise ayrı bir yazıda kaleme alınacaktır.